MAARİF DAVASI VE ÖĞRETMEN

Türkiye Cumhuriyetini koruyacak kuşakları yetiştirmenin yolu eğitimdir. Eğitim milletlerin bağımsız yaşayabilmeleri, kalkınıp güçlenmeleri bakımından hayatî önem taşır. Bundan dolayı Mustafa Kemal Atatürk, ‘’Millî Eğitime’’ büyük önem vermiştir.

Milli Mücadele’nin ilk yıllarında, Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye’nin çağdaşlaşması için her şeyden önce bilgisizliğin ortadan kaldırılması ve eğitiminin geniş halk kitlelerine yayılması zorunluluğu üzerinde durduğunu görüyoruz. Bu duruma en güzel örnek; bir yandan topraklarımızı paylaşma hevesinde olanlarla savaşılırken bir yandan da savaş koşullarında ‘’Maarif Kongresi’’ toplamasıdır.

16 Temmuz 1921…

Atatürk bu önemli kongrenin açılışında yaptığı konuşmada şunları söylüyor:

“En önemli en esaslı nokta eğitim meselesidir. Çünkü eğitim bir milletin ya hür, bağımsız, şanlı, yüce bir toplum halinde yaşatır ya da bir milleti esarete ve sefalete terk eder.”

Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ün milleti için yaptığı devrimlerde öğretmenlerin bir ülke için ne kadar önemli olduğunu vurgulamıştır.

Mustafa Kemal Atatürk, eğitim politikasının ‘’milliliği’’ konusunu da her zaman gündemde tutmuştur. Atatürk’e göre, eğitime ve öğretmenlere düşen görev de şudur: “Millet olma .” bilincini geliştirmek, aynı millete mensup olma duygusunu güçlendirmek, millî beraberlik ve bütünlüğü pekiştirmek.

“Öğretmenden, eğiticiden mahrum bir millet henüz millet adını almak yeteneğini kazanamamıştır. Ona açıkça bir kütle denir, millet denemez. Bir kütle millet olabilmek için mutlaka eğiticilere, öğretmenlere muhtaçtır. Onlardır ki bir toplumu gerçek millet haline getirirler.”

Eğitimci Eğiten Bakan…

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) verilerine göre, örgün eğitimden 17 milyon 588 bin 958 öğrenci yararlanıyor. Örgün eğitim kurumlarında görev yapan öğretmen sayısı 993 bin 794 oldu. Örgün eğitimde 651 bin 828 derslik var.

Derslik sayısı artıyor, derslik başına düşen öğrenci sayısı düşüyor, öğretmen başına düşen öğrenci sayısı azalıyor ve eğitim bütçesi her geçen yıl, bir önceki yıla göre artıyor. Eğitimde tüm bu olumlu gelişmelere rağmen, istenilen sonucun alınmadığını devletimizin en üst düzey yöneticileri, zaman zaman kamuoyu ile paylaşıyor.

Öğretmen sayısı arterken, okulların fiziki koşulları iyileştirilirken, müfredat değiştirilirken neden istenilen sonuç alınamıyor? Bu soruya verilecek binlerce cevap var, elbette. Benim dikkat çekmek istediğim bir nokta var. Onu da sizlerle paylaşmak istiyorum. Öğretmen, öğrenme sürecinin öznesidir. İşte bu yüzden öğretmen olmak büyük sorumluluktur.

Fiziki koşullar ya da müfredat yeterli olmayabilir ama işini severek yapan, alanında başarılı, nitelikli bir öğretmen aklınıza gelebilecek tüm olumsuzlukları bertaraf edebilir. Nitelikli öğretmen kuşkusuz nitelikli öğrenci yetiştirecektir.  Onun için, maarif davamızda; eğitimin öznesi öğretmenler unutulmamalıdır.

Bu noktada karşımıza çıkan diğer bir soru, ‘’Eğitimin öznesi, nitelikli öğretmeni nasıl yetiştireceğiz?’’ Elbette bu sınırlı köşe yazısında bunları benim sıralamam ve çözüm bulmam mümkün değil. Bu konuda öncülüğü elbette Milli Eğitim Bakanlığı yöneticileri yapacaktır.

Eğitim kökenli olan Prof. Dr. Ziya Selçuk’un Milli Eğitim Bakanı olarak yeni kabinede yer alması eğitim dünyasında olumlu karşılandı. Eğitimci eğiten, eğitimci bir bakanın mutlaka ‘’nitelikli öğretmen’’ konusuna da önem verecektir. Sayın Bakanın bugüne kadar yaptığı açıklamalar bağlamında ben bunu çıkarıyorum.

 

Yazar Öğretmenim Dergisi

Öğretmenim Dergisi

Diğer Haber

DİKKAT ÇEKEN MEDYA ARAŞTIRMASI

“Çocukların Yeni Medya Kullanımı ve Siber Zorbalık Araştırması” verilerini Radyo ve Televizyon Üst Kurulu kamuoyuna …